31 Aralık 2011 Cumartesi

chercher loin en soi de l'assurance


Les plus belles éléments de la nature se sont regroupés pour faire une femme. Signé: une femme :-)

15 Aralık 2011 Perşembe

o çocuklar, o yapraklar, o şarabi eşkiyalar


Sararıp dökülmeden önce kızaran yapraklar ki onlar,
şan verdiler ortalığa bütün bir sonbahar

9 Aralık 2011 Cuma

Eğer bunu elde etmeyi kolay sanırsan...

Dalı budağı bırak, asıl ve kök için ağla.
Bütün asılların aslını, bütün üstadların üstadını aramalısın. Eğer bunu elde etmeyi kolay sanırsan, gaye nazarında hor görülür unutma...

16 Kasım 2011 Çarşamba

dinlen bir nefes al

Jehan Barbur'dan bir şarkı:
http://fizy.com/#s/1f1pbk

yoluma yolundan akıp giderim
yüzüne içimden bakıp eririm
sözünü sesinden tanır bilirim
özüne gözünden akıp gelirim

dinlen bir nefes al koynumda
aşkın durulup, yüreğin susunca giderim

8 Kasım 2011 Salı

18 Kasım Hindi Zahra konseri..


Paris treninde pencereden dışarıyı seyrederken şarkılarını dinleyip durduğum o güzel yolculuğa atfen..

7 Kasım 2011 Pazartesi

deniz kokusu getiriyorum

yine gece bıkkınlığı
yine sabah telaşlarına alışmak için
deniz kokusu getiriyorum

1 Kasım 2011 Salı

Jacques Prévert- Edip Cansever


http://fizy.com/tr#s/1suuaf

Déjeuner du matin      
Il a mis le café
Dans la tasse
Il a mis le lait
Dans la tasse de café
Il a mis le sucre
Dans le café au lait
Avec la petite cuiller
Il a tourné
Il a bu le café au lait
Et il a reposé la tasse
Sans me parler
Il a allumé
Une cigarette
Il a fait des ronds
Avec la fumée
Il a mis les cendres
Dans le cendrier
Sans me parler
Sans me regarder
Il s'est levé
Il a mis
Son chapeau sur sa tête
Il a mis son manteau de pluie
Parce qu'il pleuvait

Et il est parti
Sous la pluie
Sans une parole
Sans me regarder
Et moi j'ai pris
Ma tête dans ma main
Et j'ai pleuré

Jacques Prévert

KAHVALTI

Fincana
Kahveyi koydu
Kahveye
Sütü koydu
Sütlü kahveye
Şekeri koydu
Kaşıkla
Karıştırdı
Sütlü kahveyi içti
Fincanı yerine koydu
Benimle konuşmadan
Bir sigara
Yaktı
Dumanlarıyla
Halkalar yaptı
Külleri
Kül tablasına döktü
Benimle konuşmadan
Yüzüme bakmadan
Yerinden kalktı
Şapkasını
Başına koydu
Yağmurluğunu
Sırtına geçirdi
Yüzüme bakmadan
Hiç konuşmadan
Yağmur yağıyordu
O yağmurda
çekip gitti
Ben de
Kapatıp avuçlarımı yüzüme

Ağladım ağladım.

(çeviri: Tahsin SARAÇ)


.....

Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu

Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu 
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.

Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.

Edip Cansever

29 Ekim 2011 Cumartesi

Zihnimin güncel görsel hali

Biriktir, biriktir...
Birikenleri ayır, ayır, sınıfla.
Sil, silmeye kıyamadıklarını yok say.
Yer değiştir, dışarı taşı.
Başını kaldırıp da gökyüzünü göremediğini farkedince,
Haydi yeni baştan fırlat, sil, yoksay...

22 Ekim 2011 Cumartesi

Unutuşun etkisinden korunacakları biriktirmek

"Unutma bellek yitimi değildir. Unutma, geçmişteki gövdenin ruha geri dönüşüne hayır demektir. Unutma, dağılabilen bir şeyin silinişiyle karşı karşıya gelmez asla: Dayanılmaz olanın gömülmesine meydan okur. Akılda tutmak, dönüşü umutla beklenen şeyin saklanması için yitmesi gereken tüm o "kalıntıların" unutuluşunu düzenlemeye dayanan işlemdir. Geri dönüş böylece kıtlığı ve feragati getirir. Bellek, öncelikle unutulacaklar arasında yapılan bir seçimdir, sonrasındaysa, unutuşun etkisinden korunacakları biriktirmektir. Hepsi bu."
(...)
"Unutma, silen ve sınıflandıran, karanlıklardan çıkaran ve gömen, unutulmuşu ve akılda tutulanı sonsuza dek birleştiren ilk edimdir."

Adı Dilimin Ucunda, Pascal Quignard

fayda-sız


Çölde el yordamıyla kök arıyoruz, bu hep böyle. Suyun hendeklere varması gibi, hep böyle geceye, suskunluğa kavuşuyoruz.

11 Ekim 2011 Salı

Green Grass

Tom Waits, Cibelle

"...Lay down in the green grass, remember when you loved me..." 



4 Ekim 2011 Salı

"The Day-to-Day Life of Albert Hastings" by KayLynn Deveney


"When Albert Hastings was eighty-five years old, photographer KayLynn Deveney moved near his small flat in Wales. KayLynn took notice of the small rituals and routines—gardening, laundry, grocery shopping—that made up Bert's life. A friendship slowly developed as KayLynn began photographing parts of Bert's day. The two developed a simple yet effective method of storytelling—with KayLynn's images and Albert's handwritten text—and the project evolved into The Day-to Day Life of Albert Hastings a poignant and profound chronicle of aging, living alone, and the small things that make up our daily lives. Containing seventy-eight photographs along with poems written by Bert, his clock drawings, and personal family photographs, The Day-to-Day Life of Albert Hastings gives the reader a glimpse into one man's life, we can only imagine what stories are left untold."












25 Eylül 2011 Pazar

24 Eylül 2011 Cumartesi

Dua


"Bugün bana bir işaret ver.Yapmaya çalıştığım şeylerin herbirine dikkat ettiğinle ilgili... Ve bunu öyle bir şekilde yap ki, bana sürpriz olsun ve senden geldiğinden bir şüphe olmasın..."
Dr. Joe Dispenza

16 Eylül 2011 Cuma

serçelerin şarkısı

Les Amants du Pont Neuf

Umursamaz bağımsızlık

"Herşey iyi de, diyeceksiniz, kedi sevmek nedir? Kedi sevmek insanları, sokakları ve şeyleri sevmekten farklı birşey mi? Bilge Karasu, 'kedi sevmek, kedinin, kendisini seven (kendisinin de sevdiği) kişi karşısındaki umursamaz bağımsızlığını baştan kabul etmek demektir' der bir masalında, ben bu farklı sevme biçimini bundan daha iyi tanımlayan bir cümleye rastlamadım bugüne dek. Sahip olmayı yadsıyarak, ya da, sahip olmamayı göze alarak sevmek insanoğluna pek güç gelir (...) Sevgiyle mülkiyet duygusu öteden beri ortak yaşardır onda, sevgi bağını çoğu kez de tek yanlı, gerçek bir bağ haline sokmaya alışmıştır (...) Sevdiği kişinin bağımsızlığına da, kendi bağımsızlığına da kolay kolay katlanamaz.(...)"
Enis Batur